Ben
senden önce ölmek isterim.
Gidenin arkasından gelen
gideni bulacak mı zannediyorsun?
Ben zannetmiyorum bunu.
İyisi mi, beni yaktırırsın,
odanda ocağın üstüne korsun
içinde bir kavanozun.
Kavanoz camdan olsun,
şeffaf, beyaz camdan olsun
ki içinde beni görebilesin...
Fedakârlığımı anlıyorsun :
vazgeçtim toprak olmaktan,
vazgeçtim çiçek olmaktan
senin yanında kalabilmek için.
Ve toz oluyorum
yaşıyorum yanında senin.
Sonra, sen de ölünce
kavanozuma gelirsin.
Ve orda beraber yaşarız
külümün içinde külün,
ta ki bir savruk gelin
yahut vefasız bir torun
bizi ordan atana kadar...
Ama biz
o zamana kadar
o kadar
karışacağız
ki birbirimize,
atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz
yan yana düşecek.
Toprağa beraber dalacağız.
Ve bir gün yabani bir çiçek
bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse
sapında muhakkak
iki çiçek açacak :
biri sen
biri de ben.
Ben
daha ölümü düşünmüyorum.
Ben daha bir çocuk doğuracağım.
Hayat taşıyor içimden.
Kaynıyor kanım.
Yaşayacağım, ama çok, pek çok,
ama sen de beraber.
Ama ölüm de korkutmuyor beni.
Yalnız pek sevimsiz buluyorum
bizim cenaze şeklini.
Ben ölünceye kadar da
bu düzelir herhalde.
Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bu günlerde?
İçimden bir şey :
belki diyor...
Nazım Hikmet Ran

Şiirin tamamını ve videosunu '' derlemelerim '' de bulabilirsiniz...
..........................:::::::::::::ANKARA::::::::::::::...........................
 
Akşamüstü hüzün çöker
Ankara’nın çehresine
Işıkları çabuk düşer
Evlerinin perdesine
Benim derdim bana yeter
Behey hatıralar, behey sevdalar.
İlk, orta ve liseyi küçük bir şehirde,
Yüksek okulu Ankara’da okumalı insan
Einstein’ı, Georges Politzer’i Ankara’da öğrenmeli
Öğrenci yurdunun kapıları kapanırken anlamalı Nazım Hikmet’i
Dost dost diye nicesine sarılırken insanlar, Sakarya’nın esmer
yüzünü görmeliydi Aşık Veysel.
Daha ağır çalınmalı misket, halaylar susmalı
Konsoloslukların güvenliği
sağlanmalı
Eskortlara
yol açılmalı meclis kavşağında
Perişan olmalı kredi yurtların harç kuyruğunda
Akşam da “haraca bağlmalı Beytepe Öğrenci Yurdu’nu”
Sonra utanmalı, arkadaş olmalı “zengin
çocukları”yla
Cuma geceleri öğrenci sokağında bir meyhaneye gitmeli, otobüs bileti
garantiye alınıp, kalan paranın ¼ ’üyle bira içmeli, sonra da iki adım
ötede bir çorbacıya dalmalı, az çorba söyleyip iki ekmek yemeli
“ İşçiler, memurlar, öğrenciler Ankara’da
yürümeli”
Alış veriş yapmalı daha sonra, sinemaya gitmeli
Ve Ankara’da aşık olmalı insan.Okul bitince de çekip gitmeli,
bir daha da dönmemeli.
|